ADEN 12. BÖLÜM MİSAFİR


12. MİSAFİR

 Yusuf ile geçirdiğimiz o güzel gecenin ardından Leyla gibi dolanıyor Emir'in her fırsatta dalga geçmeleriyle uğraşıyordum. O geceden sonra telefon konuşmalarımız sıklaşmış ben okuldan o işten fırsat bulduğu anlarda bir iki saatlik buluşmalarımız olmuştu. Hafta sonuna kadar planladığım gibi sıkı ders çalışmış birazcık uykusuz kalsam da sorun etmemiştim. Sonuçta bugün evimde Kerem ile Güneş'i ağırlayacaktım.

"Lan bu çok iyi olmuş dışarıdan almam yaparız bunu artık." dedi Emir, Kerem için sağlıklı olsun diye yaptığım ev cipsisini yerken.

"Bitirdin geri zekalı bitirdin." dedim sitemle. İlk tepsiyi ne ara yutmuştu bilmiyorum kafamı tepsiye çevirdiğimde yarısından fazlası yenmişti ve ben tekrar yapmıştım. Alçılı kolumla!

"Aman be aman be." dedi.

"Hadi hadi az laf çok iş." diyerek ada tezgahın üzerine bir tabak daha bıraktım. Sabah çok erken kalkmış öğlene kadar ders çalışmıştım. Sonra Emir'i de peşimden sürükleyerek birlikte mutfağa geçip misafirlerimiz için bir şeyler hazırlamaya başlamıştık.

"Güneş ile nasıl başlayayım sence?" dedi yaptığım limonatadan çay bardağına doldurup içerken. Güldüm bu haline. Belli etmese de Güneş geliyor diye heyecan yapıyordu. İlk başta ona çok kızsam da Yusuf'a hissetmeye başladığım hisler onunla empati yapmamı sağlıyordu. Ama yine de bu bok boğazlıdan emin değildim. Boğazımı temizleyip baktım yüzüne. Dirseklerini tezgaha yaslanmış yüzünü de elleri arasına yaslamış tatlı bir vaziyette bakıyordu suratıma.

"Emir." dedim ciddi ve sıkıntılı çıkan sesimle.

"Ben bu ses tonunu biliyorum. Sıçtık." dedi ciddi bir tavır takınırken.

"Ne oldu? Söylesene." 

"Yani aslında kesin bir bilgim yok sadece tecrübe ile oluşan bir varsayım diyelim." dedim lafı nasıl o noktaya getireceğimi bilmeden.

"Hani küçükken ben sürekli ağlardım." dedim. Kaşları çatıldı. Eli uzun dağınık saçlarını dağıttı. Dediklerimi tartıyordu.

"Annem gibi olmak istemiyorum diye ağlardın." dedi yüzüne hüzün düşerken. Göğsünü sıkıntıyla şişirip yüzüme baktı.

"Siktir!" dedi ne demek istediğimi anarken. "Anasını avradını ya o da mı?" 

"Yani bilmiyorum, geçen Sefa abilerdeyken fark ettim. Duygu geçişleri o kadar hızlıydı ki gözlerinde... İlk tanıştığımızda söyledikleri... Evlerine gittiğim de beni gayet sıcak karşılayıp saatler sonra birden kaldığım odaya girip nefret kusması... Sonra da buraya gelip özür dilemek isterken ki halleri. " dedim nefesimi verirken.

"Borderline..." diye fısıldadı.  Sınırda kişilik bozukluğu...

Emin değilim. Yani genetik olma olasılığı çok düşük ancak olunca oluyor işte. Anneannemi ve annemi düşününce. " dedim.

" En kötüsü de farkında mı bilmiyorum. Ailesinin bir bok bildiğini de sanmıyorum. Of Emir kendi kendime de kuruyor olabilirim." yüzüme baktı, bunun olma olasılığı bile kalbine yeni düşen Güneş için büyük bir korku yaratmıştı. Bana bakan gözleri o korkuyu haykırıyordu.

" Demem o ki eğer öyleyse o kadar duygu karışıklığının için birde aşk olaylarını kaldıramayabilir. Ya da çok iyi gelir ona. Bilmiyorum Emir. Güneş ile konuşmam lazım." dedim.

"Tamam sakin olalım önce. Ben daha dikkatli davranırım doğru diyorsun." kıyamazdım ki ona. Belli ki Güneş'te gerçekten hoşlanmıştı. Kollarımı açıp baktım ona. Gülümseyip gelip sarıldı. Sarıldık sımsıkı.

"Düzeltelim façamızı gelirler şimdi." dedim. Başını sallayıp uzaklaştı benden. "Gideyim üzerimi değiştireyim bari." dedi ve kaçtı.

Her şeyi hazırlamış, salonda oturmuş televizyona bakarken kapı sonunda çaldı. Birden heyecanlandım. Ben ayaklanırken Emir çoktan kapıya ulaşmış açmak için beni bekliyordu. Kapıyı açtığımda Doğu ve Güneş yan yana hemen önlerinde Kerem gülümseyen yüzleriyle karşımdaydılar.

"Hoş geldiniz." dedim ve kapıyı sonuna kadar açıp eve girmeleri için izin verdim. İlk Kerem adım attı. Doğu devamını getirdi. Ayakkabılarını çıkarıp kenara koydular. Kerem hemen önümde durduğunda önünde eğildim.

"Fındık kurdum hoş geldin." dediğimde maskesini indirip yanağımı öptü.

"Hoş buldum." dediğinde uzanıp bende öptüm yanağını. Emir, Doğu ve Kerem salona geçtiğinde Güneş ile baş başa kaldık. Elinde legonun olduğu bir kutu vardı. O kutunun üzerinde ise bir pastane poşeti.

"Güneş hoş geldin geç haydi." dedim tüm güler yüzümle. Tedirgin ve gergindi.

"Hoş buldum." dedi. Eşikten geçip karşımda durdu. Bakışları ayaklarına düştü. Uzanıp tek elimle aldım elindekileri. Teşekkür edip babetlerini çıkardı.

İçeri geçtik. Güneş hemen Kerem ve Doğu'nun oturduğu geniş koltuğa geçip Kerem'in yanına oturdu. Elimdeki kutu ve poşeti ortadaki sehpaya bıraktım. Emir ile yan yana diğer koltuğa geçip oturduk. Hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Neden böyle oldu ki diye düşünürken Emir durur mu arkadaşlar? Durmaz.

"E iyisinizdir inşallah. Doğucuğum, Keremciğim ve elbette Güneşciğim." dedi komik bir tonda. Al eline çekirdek git bizim mahallede teyzelerle pencere köşelerinde fiskos yap be Emir. Kerem güldü, Güneş tebessüm etti. Doğu önce ters ters bakıp sonrasında güldü.

" Arkadaş harbi değişiksin ya. "

" Bak küçük boyda değişiksin dedi Aden. Gücendim alındım incindim." dedi işi dalgaya vurup sıcak bir ortam kurma çabasıyla.

"Her neyse. Valla geliyorsunuz diye bir sürü şey hazırladık. Aç mısınız?" dedim.

"Ben her türlü yerim valla." dedi Doğu. Kerem ve Emir onu desteklerken Güneş sessiz kaldı.

"İyi madem hadi servis edin o zaman malum kolum." dediğimde Doğu şaşkın şaşkın baktı. Emir anında ayaklanırken birden yanımdan geçti ve Kerem'i tutup omuzlarına oturttu. Kerem'in neşeli sesleriyle mutfağa geçtiğinde Doğu da peşlerinden gitti.

"Nasılsın?" dedim Güneş'e dönerek.

Kararsız gözleriyle süzdü beni. Birkaç kez yutkundu, dudaklarını birbirine bastırıp başını aşağı eğdi. Dudakları kıpırdanmaya başlarken durumun çok daha vahim olduğunu fark ettim. Şu an beyninin içerisindeki sesler büyük ihtimalle bana karşı nasıl davranması gerektiği hakkında bir savaşa girmişlerdi. Beklemedim, anneme yaptığımı yapıp hiç susmadan konuşarak sadece beni duymasını sağladım.

"İyisin iyi. Valla gelmezsin sanıyordum şaşırttın beni." dudakları durdu başını kaldırıp bana baktı.

"Kendini bırak Kerem'i de yollamazsın sandım." öyle bir şey yapmayacağını biliyordum ancak bir tepki alırım diye üstüne oynadım.

"Hele annen. Seni odana kitler bırakmaz sanıyordum." dedim gülerek. Yüzünde kırık bir tebessüm belirdi kısacık bir an.

"Öyle yaptı zaten." dediğinde tükürüğüm boğazımda kaldı.

"Buraya gelmememiz için odamıza kilitledi bizi. Abimlerde resmen kaçırdılar bizi evden.. Yokluğumuzu fark ettiğinde kıyameti koparacak." dedi. Ne diyeceğimi kestirmezken Doğu elinde tabaklarla geldi. Birini benim diğerini Güneş'in önüne bırakıp geri döndü.

Peşi sıra Emir ile Kerem geldi. Kerem elinde sadece bir tabak taşırken Emir limonata dolu bardakları tepsi içerisine bıraktı sehpanın üzerine. Doğu tekrar iki tabakla gelip birini Emir'e uzattıktan sonra yerine geçti.

"Vallahi bu yediklerimizi annem görsem kadın kalpten gider." dedi Doğu gülerek. Güneş tedirginlikle bir tabağa bir abisine baktı.

"E o zaman afiyet olsun." dedim koltuktan kalkıp yere oturup yanağımı önüme çekerek.

"Kısır mı bu?" dedi Güneş. Yok artık! Boğazımı temizleyip başımı salladım yüzüne bakarak. Oturmuşuma bakıp kalktı koltuktan ve benim gibi orta sehpanın hemen önüne uzun elbisesi ile biraz zorlasa da oturdu.

"Şey, biz daha önce hiç bu tarz şeyler yemedik. " dedi onunla alay etmemizden korkar bir havası vardı. Ama yani kısır yemeyende ne bileyim.

"Canım bende suşi yememiş insanım. E her şeyin bir ilki var." dedim sonra dönüp, "şanslısın kız ilk benim elimden yiyorsun." annem gibi konuştum. Anne senin benim içimde ne işin var?

"Ye abim valla çok güzel olmuş." dedi Doğu tabağını biz daha ilk lokmayı almadan silip süpürürken.

"Hele börekler çok güzel." dedi boğuk çıkan sesi ile. Güldüm bu haline. Yani haklıydı onlarda kaldığım iki günde sürekli değişik sebze yemekleri ve et tüketmiştim. Tamam iyiydi hoştu ama bir evde kimse ekmek neden yok diye sormaz mı? Ekmek yemiyorlardı lan.

" Hadi hadi yiyin daha tatlı var. Hem Kerem'e cipsi bile yaptım." dedim. Kerem başını tabağından kaldırıp baktı.

"Ama bana yasak cipsi." dedi.

"Ben yaptım fındık kurdu sağlıklı merak etme." dediğimde gülüp tekrar tabağına döndü. Güneş'te yemeye başladığında ilk kısırı tattı. "Çok güzelmiş." dedi bana bakarken. "Eline sağlık." dediğinde memnuniyetle güldüm.

Yeme içme faslı bitip, Doğu ve Emir'in saçma sohbetine de maruz kaldıktan sonra Güneş ve Kerem'le lego yapmak için halının üzerine büyük kırlentlerin üzerine oturup yapmaya başladık. Büyük bir ahşap konağın legosunu yapmak için giriştiğim bu çabayla siyasete atılsam devlet başkanı olurdum herhalde.

Bize Emir ve Doğu'da katılmış hem sohbet ediyor hem hep birlikte legoyu yapmaya çalışıyorduk. Birbirimize geçen her saniye ısınıyor yan yana daha rahat hareket edip konuşuyorduk. Ben diğerlerinden daha hızlı küçücük parçaları doğru bir şekilde birbirine geçiriyordum.

"Ya sen nasıl böyle hızlı yapabilirsin ya? Hem de tek elle." dedi Doğu önündeki parçaların hiçbirini birbirine geçirememenin isyanıyla. Bu tarz oyunlarda iyiydim. Algılarım bu tarz zorlayıcı oyunlarda, işlerde oldukça seçici davranıyordu.

"Doğucuğum biz bu kızla aynı safta olamayız. Bunun IQ kaç biliyor musun sen?" dediğinde gözlerimi devirdim. İşte yakın arkadaşlık buydu. Birimizin meziyetleriyle gururlanır pohpohlardık. Ben onun müzikteki başarısıyla hava atarken o sürekli QI seviyem hakkında konuşurdu.

"Kaçmış senin IQ canım Aden'im." dedi Doğu en fazla ne olabilir der gibi.

"Yüz otuz sekiz." dediğimde kısa bir sessizlik oldu. Ben elimdeki son parçayı taktım ve dönüp onlara baktım. Emir yüzünde egoist bir gülüşle Doğu'ya bakıyordu. Güneş şaşkın ve meraklı bakışlarıyla beni süzerken Doğu afallamıştı. Kerem ise bizi hiç dinlemiyor önündeki parçaları birbirine geçirmeye çalışıyordu.

"Annem bunu duymamalı." dedi Güneş. Doğu hızlı hızlı başını duydu.

"Haklısın Güneş'im annem duyarsa Cafer bile bez getiremez." dedi. Ne dediklerini anlamadım.

"Ne alaka ya?" diyerek benim dile getiremediğimi Emir dile getirdi. Doğu Kerem'e göz ucuyla baktı. Onun legolara dalıp gittiğini görünce rahat bir nefes alıp tekrar bize baktı.

"Annem aşırı derece de mükemmeliyetçidir." dedi. Bu durumdan hiç memnun olmadıkları her hallerinden belliydi. "Onu tatmin edecek yeni bir olay olur bu." dedi sözlerini tamamlayıp.

"Annem bunu bilirse. Yani dahi düzeyinde zeki olduğunu öğrenirse kendisini tatmin etmenin heyecanıyla sana yaklaşır." dedi kasılarak.

"Yani Aden bir bakmışsın ne olduğunu dahi anlamadan kendini Zümrüt Hanımın himayesi altıda bulursun." dedi Doğu Güneş'in söyleyeceklerini tamamlarken. Emir ile aynı anda birbirimize bakıp aynı anda yüzümüzü ekşittik.

"O sıkar biraz. Kim kimi himayesi altına alıyor be." dedim tüm çirkefliğimle.

"Sen daha annemi tanımıyorsun Aden." dedi Güneş dalıp giderken. "Ama korkma ben seni ele vermem. Söylemem asla yemin ederim bak." dedi birden.

"Tamam sonra konuşuruz bunları hadi biraz eğlenelim." diyerek ayağa kalktı Emir. Televizyondan YouTube bağlanıp kendi şarkısını açıp tekrar yanımıza geldi ve kendisi söylemeye başladı. Güneş aniden başını kaldırıp Emir'e baktı.

"Ama nasıl ya?" dedi şaşkınlıkla.

"O sen misin?" dedi bir televizyona bakıp bir Emir'e bakarken. Emir henüz şarkılarına klip çekmemiş, yüzünü de göstermemişti hiç. Emir'e. Baktım. Güneş'in ilgisini çektiği için mutluydu.

"Evet benim. Benim şarkılarım." dedi kelimeleri birbirine girerken.

Güneş gülümsedi içtenlikle. Geldiğinden beri gayet iyiydi. Bu şekilde devam etti gün. Akşam Olduğunda legonun büyük bir bölümü tamamlanmış, çatı kısmının küçük bir bölümü kalmıştı. Şimdiyse Doğu ve Emir yine televizyondan bir bir oyun açmış, ekranda yapılan dans hareketlerini yapmaya çalışıyorlardı. O kadar komiklerdi ki yan yana oturmuş kahkahalar atarak izliyorduk onları. Kerem koltuğun üstüne çıkıp dans etmek izin zıplarken bacağını kaldırmak isteyip yeri boylayan Emir'le kahkahalarımız krize dönüşmüştü Güneş ile. Doğu yerden kalkamayan Emir'i görünce o kendisini yere atmıştı.

"Bu nasıl bir oyun ya? Gitti çanak." dedi yerde kıvranırken. Ah Emir Ah. Güneş hala zıplayan Kerem'i tutup kucağına çekti. Kıpkırmızı yanakları terlemiş yüzüyle nefes nefeseydi. Salak Aden çocuğa niye izin veriyorsun?

"Fındık kurdu yeter bu kadar. Yoruldun." dedim. Güneş, Kerem'in alnında biriken teri siliyordu eliyle. Kapının sesi birden salonu doldurduğunda Güneş irkilip Doğu'ya baktı.

"Abi, annem." dedi korkarak.

 Emir ile Doğu yerden kalkıp ayakta dikildiler. Bende ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Açmadan önce onlara dönüp "sakin olun" dedim. Nefesimi düzenleyip kapıyı açtığımda Zümrüt Hanımı görmeyi bekleyen yanım Aslan, Baran ve Yusuf üçlüsünü görünce bir rahatlamadı değil.

"Merhaba Aden. Girebilir miyiz?" dedi Aslan. Doğu abisinin sesini duyunca yanıma geldi.

"Abi ödüm bokuma karıştı annem geldi diye yemin ederim." Baran ters ters baktı kardeşine.

"Geçin hadi." dediğimde Aslan hızla girdi içeri. Baran ise ben buraya abimin zoruyla geldim. Yoksa kendi ayaklarımla sana geleceğimi düşünme diyen bakışları ile girdi içeri. Sona Yusuf kaldığında yüzüme tatlı bir gülücük yerleştirip döndüm ona.

"Hoş geldin. Hep hoş geliyorsun." dedim.

"Hoş buldum güzelim. Hep hoş buluyorum." diyerek içeri girdi.

Başını önce içeri uzatıp baktı. Herkes Kerem ve Güneş'in etrafındayken bizi kimse görmüyordu. Uzanıp yanağıma değdirdi dudaklarını. Hıçkırık tuttu. İlk defa öpüyordu beni. Kırmızı yanaklarıma eğdim başımı.

"İtler sabahtan beri başımın etini yediler. Bende aldım geldim yavrum." dedi bakışlarımı yakalamak için eğilirken.

"Ama merak etme en ufak yanlışlarında tek lafınla aldırırım hepsini göz altına." dediğinde kıkırdadım. Yapardı valla.

"Yusuf ya." dedim gülerken. O da gülüp bir kez daha öptü yanağımı.

"Tek bir lafın yeter vallahi." dedi.

"Tamamdır savcım. Özellikle Baran'ı size şikayet edeceğimden emin olabilirsiniz." dedim bende başımı kaldırıp yüzüne bakarken. 

Gülüp kolunu omzuma attı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan salona girdiğimizde bizi ilk fark eden Emir oldu. Yüzüne anında yayılan pis sırıtışıyla bize bakarken diğerlerinin de dikkati bize döndüğünde duyduğum ilk şey Baran'ın "Yok artık. " deyişiydi.

* * *




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Can yazar Güllerin ağıtı nı özledik baya onu da başlatsan da biraz moral motive olsa bize zaten ınsta da kapandı haber alamıyoruz senden bir whatsapp kanalı açsanda bizi bilgilendirsen valla kör gibi olduk ya 😂

Bu blogdaki popüler yayınlar

MERHABA!

ADEN 94. BÖLÜM SONSUZ SONLAR / FİNAL

ADEN 1. BÖLÜM KABUL GÖRMEYEN GERÇEKLER